Ülkemizde Girişim ve Girişimcilik

Girişim ve Girişimci

Sürekli gelişen teknoloji ve üretim yenilikleri ile insan ihtiyaçları karşılanmaktadır. İnsan ihtiyacının karşılanması ancak alanında uzmanlaşmış yatırımcılar sayesinde olabilmektedir. Kısaca her bir ihtiyaç bir iş, her bir iş ise bir yatırımcı demektir. Yatırımcıların, ihtiyaçların karşılanması amacı ile teşkil ettikleri organizasyon ve etkinliklere girişim denmektedir.

Girişim, tekrarlanabilir ve ölçeklenebilir bir iş modeli arayışında olan, geçici bir organizasyondur. Buradaki iş modeli, işletmenin müşterilerine ürün veya hizmet üretirken nasıl kendisi için değer yarattığı sorusunun cevabıdır.

Yatırımcının başarılı olması için yatırımının sürekliliğini sağlaması, mobilize ettiği yatırım imkanlarını ve sermayesini zaman içinde geliştirmesi gerekmektedir. Kısaca başarı, yatırımcının risk alma potansiyeli, ihtiyacı tam tanımlaması, ihtiyaç sahibine doğru şekilde ulaşması ve yatırımın istikrarı ile ölçülebilir olacaktır.

Girişimin Genel Sorunu, Müşteri

Girişimler genel kanının aksine, ürün geliştirememekten değil, müşteri bulamamaktan dolayı başarısızlığa uğrarlar. Girişim kurulduğu ya da hayata geçtiği anda kapsamlı bir organizasyona sahip olamaz (ki olmamalıdır da), girişimcinin tek yapması gereken şey, koltuğunu terk edip müşteri aramaya başlamasıdır. Yeni girişimde satış, pazarlama, iş geliştirme gibi departmanlar olmasını beklemek anlamsızdır. Bu birimlerin yürüyen bir işletme içindeki rolleri ile yeni girişimdeki rolleri de bir olamaz.

Müşteriler, kendilerine sunulan ürünün yetenekleri ya da teknolojisi ile değil, ihtiyaçlarının ya da problemlerinin giderilip giderilmediği ile ilgilenirler. Burada unutulmamalıdır ki, müşteriler satın almak için değil, girişimci satmak için oradadır.

Müşterisine karar vermiş girişimci için yatırım sermayesini de ayarladıktan sonra ülkemizde hayat aslında çok da zor değildir. Bu noktadan sonra aşağıda detayları verilmiş desteklerden yaralanması ve amiyane tabirle bir koyup üç alması mümkün olan bir süreci yürütmesi kalmaktadır geriye.

Destekler

Ülkemizde girişimciliğin özendirilmesi amacı ile çok sayıda teşvik mekanizması mevcuttur. Bu mekanizmalar doğrudan yatırım desteği şeklinde veya dolaylı olarak proje destekleri şeklinde sağlanmaktadır.

Doğrudan destekler, Sanayi Bakanlığı, KOSGEB ve TÜBİTAK tarafından genç girişimcilere kısa soluklu destekler şeklinde olmaktadır. Genellikle bu destekler yeni mezun girişimcilere 100.000 TL’ye kadar hibe şeklinde verilmektedir.

Dolaylı destekler ise, küçük ölçekli firmalar söz konusu olduğunda ilk 3 proje başına %75 oranında harcamaya dayalı hibe şeklinde olmaktadır. Bu tür destekleri KOSGEB ve TÜBİTAK proje bazlı olarak sağlamaktadır.

Kazananı çok destekler

Girişimcinin, yazının başında da andığımız üzere bir ihtiyacı gidermek için bir iddiası bulunmaktadır. Ancak iddia ne kadar büyükse, yatırımın ilk anından itibaren iddiayı sağlayacak ürüne ulaşmak o kadar uzun zaman ve emek alacaktır. Bu zaman ve emek kavramları kuruluş aşamasındaki bir işletme için önemli meblağlara ulaşmaktadır. Yukarıda anılan bu dolaylı destekler ilk yatırımların karşılanması amacı ile teşkil edilmiş olup, ulusal istihdam politikalarının doğru kurgulanmış bir aracı olarak da karşımıza çıkmaktadır. Yani girişimci kuruluş aşaması için finansman desteği alırken, devlet de girişimcinin istihdam yaratmasını sağlamış olmaktadır. Girişimci hem ürününe kavuşurken yatırım maliyeti azalmış, hem de devlet girişimcinin istihdam ettiği vatandaşının aşına katkıda bulunmuş olmaktadır.

Bir başka açıdan destekler

Girişimcinin bir risk sermayesi ile birlikte fikrinin hayata geçirdiğini varsayarak, bu cümlede yer alan oyuncular açısından destekleri ve yatırımın ilk aşamasını değerlendirmemiz şu şekilde olacaktır. Girişimci, fikrini tam olarak tanımlamış ve takvim içinde yatırım ihtiyacını öngörmüş ise, yatırımcı zamana yayılı olarak yatırımını yapacaktır. Girişimcinin ilk dönemde marka değeri, ürün geliştirme ve tutunma çabalarını sürdürdüğü aşamada, artık bir işletme ve bir değer ortaya çıkmıştır. İlk yatırımlar için destek alınması durumunda, işletme ilk projesi ile birlikte istihdam sağlamış olmaktadır. İlk yatırım dönemi sonunda bilanço şu şekilde oluşacaktır; girişimci, satışa hazır bir değere ulaşmış, işletme içinde alanda çalışma yapmış personele ve bir markaya sahip, yatırımcı ise, koyduğu bir birim sermayeye karşılık en az iki birimlik değere sahip bir şirket hissesi sahibi olmuş olacaktır. Burada harcanan her yüz liranın 75 lirasının hibe olarak alındığı ve işletmenin yaklaşık olarak her 10 liradan 5 lirayı değere dönüştüremeden sarf ettiği (gündelik masraflara harcandığı) varsayılmıştır.

Kısa Zaman Sonra

Bu yönüyle ülkemizde girişimcilik büyük oranda kolaylaştırılmış olmaktadır. Bu yatırım ortamı, eğer doğru ürün-Pazar uyumu sağlanmış ise, kısa zamanda dönüşü olabilecek ve psikolojik faktörler de doğru olarak kurgulanmış ise kalıcı olabilecek yatırımlara dönebilecektir.

2013, Eskişehir. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir