İş Yönetimine Yön Vermek

Günümüzde iş yönetimi ve iş kurmak dendiğinde, geçtiğimiz yüzyılda geliştirilmiş şu algı ön plana çıkmaktadır;

  • İş ekonomik bir konudur. Para ve kar amaçlıdır.
  • En önemli paydaş hissedarlardır.
  • Çevre, sonsuz kaynaklardan dolayı önemli değildir.
  • İnsanlar bencil olduğu için kapitalizm avrdır.
  • İmkan bulursa iş adamları hile yapar ve kazık atar.
  • İşler, insanların rekabetçi ve gururlu olduğu için yürür.

Dünyada iş sahiplerinin dürüstlüğüne inancın %19 civarında olması ilginç bir tezattır. Bu durum ülkemizde maalesef daha sıkıntılı seviyelerdedir. Hatta ülkemiz iş yasalarının, iş adamlarının kesinlikle vergi kaçırmaya çalıştığı varsayımına dayalı olduğu görülmektedir.

İşin amacı para kazanmak değildir. Elbette faturaları ödemek için para kazanılması gerekir. Ancak işin esas amacı asla bu değildir. Amaç ve araç kolay karıştırılan hususlardır.

İş etiği genel kanının aksine, olmazsa olmaz bir gerekliliktir. İnsanlar topluma ve toplum kurallarına entegre şekilde hareket eder ve sosyal kurallara uyum en önemli gereksinimlerdendir.

Çalışanları motive etmenin tek yolunun para olduğu kanısı, çalışanların insan niteliğinden ve insanın temel gereksinimlerinden uzakta bir düşüncedir. İnsan basit yaklaşımlarla motive edilemeyecek kadar karmaşık özelliklere sahiptir.

Bilişim teknolojisi ile gelişen globalleşme algısı

Aslında pasaport ve sınırlar son birkaç yüzyıldır var. Daha eskiden Marko Polo’nun da anlattığı gibi, dünya çevresinde yoğun bir ticaret ve mal akışı mevcuttu. Önce dünyamızı daralttık sonra da globalleşme diye yeni bir marka olarak sunuyoruz.

Toyota örneğin, yıllar önce Toyota Tarzını geliştirmiştir ve bu tarz şimdi faaliyet gösterdiği tüm ülkelerde geçerlidir. Globalleşmeden önce kendi tarzımızı yaratmamız gerektiğine güzel bir işaret.

Globalleşme ile bir de başka bir sonuç görüyoruz. Globalleşmeden bahsetmeye bahsettiğimiz yıllarladan beri dünyada ülke sayısı arttı. 1980’de birleşmiş milletler üyesi 150 ülke varken 2011’de bu sayı 190’a çıktı. Yeni kurulan ülkelerle birlikte bu sayı 200’ü aşıyor. 1990 yılında dünyadaki demokrasi sayısı 69 iken 2010 yılında bu sayı 116 olmuştur.

Bir şirketi sadece para etrafında toplayamazsınız. Şirketlerin mevcudiyeti için bir amaç olmalıdır. Etik her konusunun önünde ele alınmalıdır.

Bu değerlendirmelerden sonra, doğru tanımları şu şekilde yapmak mümküdnrü;

  • İş bir amaç uğruna yapılır. Doğru hedeflerle para ve kar zaten gelir.
  • İşletmeler hissedarları kadar müşterileri, çalışanları, tedarikçileri ve toplum için değer yaratırlar. İş idaresi bu menfaatlerin birlikte yürütülmesidir.
  • Kapitalizm, insanın karmaşıklığından dolayı vardır. İnsanların arzu ve istekleri çok yönlüdür ve değer yaratmak için işbirliği yaparız. Bazen bencilliğimizden bazen de diğerleri için çalışırız. Teşvik elbette önemlidir ama değerler daha önemlidir.
  • Çoğu insan gerçeği söyler ve sözünü tutarak sorumlu davranışlar yapar. İnsanlardan bu davranışı bekleriz.
  • İşletmeler ve kapitalizm, insanın karmaşık doğasından ötürü, değer yaratmak için oluşturduğu en büyük sosyal işbirliği sistemleridir. Kapitalizmin motoru değer üretimidir.

Her işletme ve her iş, aslında topluma hizmet amacını içinde barındırır. İnsanların işine yaramayacak bir ürün veya hizmet elbette para kazandırmayacaktır. Günümüzde pek çok işletme, kurdukları vakıflar yolu ile toplumun gelişmesine hizmet etmektedir. Bu gelişme uzun vadede elbette kendi karlılıklarına fayda da sağlayacaktır, ancak her halukarda işletmelerin faaliyetlerinden toplumun fayda sağlaması temel amaçlardandır.

İşletmelerin sosyal sorumluluk projeleri ile hem müşterilerine olumlu imge çizmeleri, hem kazançlarını zaman içinde artırmaları mümkündür.