Kurumsallaşma IV- Stratejik Yönetim

Bu yazımızda, önceki yazılarımızda yazdığımız işletme unsurlarına daha dikey bir bakışla hepsini bir araya getiren organizasyonu tanımlamaya çalışacağız. Daha önceki yazılarımızda saydığımız unsurların her biri kendi içinde önemli, ayrı uzmanlık alanları da sayılabilecek niteliktedir. Ancak her birinin süreç niteliğinden dolayı girdi ve çıktıları bulunmaktadır. Örneğin pazarlama işlevi (ya da süreci) kendi başına önemli olmakla birlikte, içinde bulunduğu ve tanımlandığı işletmenin diğer unsurlarına göre şekillendirilip yönetilmedikçe isten verimi ve sonucu sağlamayacaktır.

İşletmenin tüm organları birbiri ile uyum içinde çalıştığı sürece verimli olacaktır. Bu verimi belirleyen, her bir organın çıktısının ya da faydasının diğer bir organ tarafından kullanılmasıdır. Eğer Ar-Ge yapıyorsanız pazarlama biriminizin hedefleri ve yapısı, seri üretime sahip bir işletmenin sahip olacağından farklı olacaktır. Bu işlevler arasındaki uyumu sağlamak, kurumsallaşmanın da temelidir.

Stratejik Yönetim

Stratejik yönetim tanımı dilimize prestijli bir kelime olarak girmiş, içeriği hakkında hemen ipucu vermeyen bir terimdir. Anlaşılması biraz da zor olsa gerektir ki genelde es geçilmektedir. Aslında terim ve içerdiği anlam, günlük hayatın bir parçası, vazgeçilmezidir. Hepimizin günlük hayatta dahi hemen her alanda stratejileri vardır. Farkına varsak da varmasak da. İşletmeler için strateji, işletmenin tüm işlevlerinin bir bütün olarak yönlendirildiği, kaynak planlama ve kullanımının şekillendirildiği bir yönetim biçimidir.

İşletmenin hemen her dış durum karşısında önceden hazırlık yapması, her bir durum için organları arasındaki iş birliği ve etkileşimin öngörüldüğü bu yönetim biçimi bazı temel gereksinimler doğurmaktadır. Öncelikle bir işletme hafızası ve işletmede yer alan organların “birlikte” uyum içinde çalışabilir halde olması gerekmektedir.

İşletme hafızası dediğimizde pek çok şeyi kastediyor olmamıza karşın günümüzde en zor iki unsuru burada dillendirmek yeterli olacaktır. Bunlardan birisi “yazı”dır. İşletmeler yaşadıklarını yazmalı, daha sonra okunacak materyallere çevirmelidirler. Bu materyaller, plan, istatistik, kayıt şeklinde olabileceği gibi, talimat, prosedür şeklinde, öğrendikçe güncellenen başka bir deyişle “yaşayan” dokümanlar olarak karşımıza çıkmalıdır. Bu konunun ülkemiz işletmeleri için zor bir süreç olduğunu yazarınız çok kez deneyimlemiş bulunmaktadır. Ülkemizde değil yazmak, okumak oldukça zahmetle karşılanan bir eylemdir. Kaldı ki yaşananları dokümante etmek, eğer işletmenin en yüksek iradesi bu yönde değilse, çalışanlar arasında elbette gereksiz, zahmetli ve hatta bazen tehlikeli olarak nitelendirilebilir.

Deneyimlerimizde yine zor bir süreç olarak karşımıza çıkan ikinci kurumsal hafıza unsuru ise personel devamlılığıdır. Daha önceki yazılarımızda da çok kez değindiğimiz üzere, ülkemiz sermaye birikimi açısından henüz emekleme aşamasında olduğundan, çalışanlara sağlanan imkanlar sermaye üzerinde yük olarak değerlendirilmekte ve insan kaynağının yani birikimin devamlılığı maalesef ikinci planda kalmaktadır.

Yukarıda sayılan iki hususun işletmenizde tam olduğunu düşündüğünüzde, eğer dokümantasyon konusunda titizseniz, işletmenizi alanında öz güveni yüksek olarak değerlendirebilirsiniz.

Peki dokümantasyonu tamamladık, bunun stratejiye ve stratejik yönetime ne faydası olacak? Stratejik yönetim öncelikle işletmenin bütününe yönelik bir çalışma olup, bütünün görülmesini ve bunlar arasındaki etkileşimin tanımlanmasını gerektirir. Farklı birimlerinizdeki farklı geçmiş ve birikime sahip personelin aynı dili konuşmasının tek yolu, doğru tanımlama ve dokümantasyondan geçer.

Birimlerinde farklı yöneticileri olan büyük bir işletme olduğunu varsaysak bile, bu yöneticilerin aynı orkestranın üyeleri olarak aynı notaları farklı enstrümanlarla çalması gerektiği örneğini vermek yerinde olacaktır. Bu örnekten hareketle, daha önceki zincir benzetmemizdeki her bir halkanın birbirine güveni ve uyumu sağlanmadan işletme verimi ve ahengi sağlanamaz.

Stratejik yönetim, üst seviye işletme iradesi ile hayata geçirilebilir ve o irade altındaki tüm unusurların katkısı ile vücut bulur. Oluşturulmasında katkı sağlamayan birimlerin bu stratejiyi benimsememe gibi bir sonuca ulaşması mümkün olmakla birlikte, nerede ise tüm çalışanların katkısı ile oluşturulup, yine tüm çalışanların emeği ile hayata geçirilebilir. Aksi halde işletme içinde, deyim yerinde ise stratejik karmaşa yaratılmasına meydan verilmiş olacaktır. Yani yine bir başka açıdan ifade edilmek istenirse, her dediği dedik yöneticilerin kesinlikle uzak durması gereken bir yönetim şeklidir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir