Girişimcilik

Girişimcilik, günümüzün yeni modasıdır. Dünyanın hemen her ekonomik olarak gelişmiş ülkesi girişimciliği ve yeni yatırımları kimi 5 yıldır kimi 10 yıldır yoğun şekilde desteklemektedir. Girişimcilik furyasının başında büyük ivme kazanmış yatırımları yapan gençler, Hollywood’a malzeme dahi olmuş olup, hayat hikayeleri derhal sinema filmi olarak dünyayı dolaşmıştır.

Eskiden kendi işini kurmak isteyen çocuklara ebeveynleri “okulunu bitir, bir iş bul çalış. Kendini bil” derlerdi. Sosyal olarak tam gelişmemiş ülkelerde ise bir sosyal güvence en az maaş kadar önemli idi ve örneğin benim çocukluğumda anneler çocuklarının “SSK’lı bir iş” bulması için adak adarlar, dua ederlerdi.

Amerika gibi, Wall-Street’i, Hollywood’u marka olarak çıkarmış bir ülkede şimdilerde yeni moda Silikon Vadisi olmuştur. İş dergileri, bankalar en başarılı ve parlak girişimciyi bulmak için yarışmalar düzenlemekte, kelle avcıları (İngilizcede tam anlamı bu) en parlak girişim fikrine sahip gencin (kellesi) peşine düşmektedir. Bankalar üstü üste en iyi iş fikri yarışması açmakta, geleceğin ekonomisini yapacak beyinleri adeta projektörlerle aramaktadır. Bunun sebebi basittir; Amerika’da son yıllarda ekonomik büyüme ve iş artışı sadece Google, Facebook, VMware gibi yeni nesil teknoloji şirketlerince sağlanmaktadır. Bu şirketlerin bundan 15 yıl öncesinde var olmadıklarını düşünüldüğünde, bugün yatırımcıların gözündeki yeri anlaşılmaktadır. Bunun yanı sıra fondaki endüstriyel üretim ve finansal yapılar, el ele durgunluktan gerilemeye giderken, yeni yükselen yıldızın parlaklığı daha da göz almaktadır.

Kuruluşlarından bu yana bu kadar hızlı bir büyüme gösteren bu yapılar, genç girişimciler için zenginlik, şöhret ve iktidar hayallerini beslemektedir. Bugün işe girerse bir on yıl bilemediniz 15 yıl sonra kendi yatında gezerken, insanlar sinemalarda onun filmini seyredecektir. Ama kazın ayağı biraz daha aksak olabilir. Bu kadar çok kahraman çıkaracak ne ekonomik ölçek ne de bu kadar çok filmi seyredecek seyirci bulmak mümkün olacaktır.

Işığı görünce tavşan gibi kalıverecek olan girişimciyi neler beklemektedir? Bu satırların yazarının da deneyimleri doğrultusunda bazı ince noktaları ortaya çıkarmak ihtiyacı vardır. İşin kurgulanması, yönlendirilmesi ve yürütülmesi aşamalarında gereksinim duyulan emeğin kıymetini yeni girişimcilerin iyi bilmesi gerekmektedir. İşin sadece teknik değil, finansal, idari ve hukuki eksenlerinde de yönetim ve bilgi birikimi ihtiyacı olduğu genelde atlanılan bir ayrıntı olarak kalmamalıdır.

Yatırımın, ekonominin geleceğinde önemli bir operatör olması ve toplumsal katkı üretmesi bekleniyorsa, (hele ki girişimcinin hayallerinin gerçekleşmesi için) bazı fedakarlıklar ama her şeyden fazla da emek dökülmesi gerekmektedir.

İşletmeler de insanlar gibidir. Özellikle ilk kuruluşları insanın bebekliğine benzer. Sadece gider vardır. Tek sütunlu muhasebe kayıtları ile başlanılan yolculukta, hayallerin gerçekleşmesi yolunda, kritik insan kaynakları kararları, finansman modelleri ve planları, stratejik kararlar yer almaktadır.

Ülkemizde, girişimcilik özendirilmekte, kamu kurumları adeta girişimcilere destek sağlamak için yarışmaktadır. Hükümetler açısından bakıldığında, bu destekler ekonominin çarklarının kısa vadede hızlanması için iyi bir araç olmakla birlikte, dış ticaret ve finansal dengeler açısından orta ve uzun vadede olumsuz etki doğurabilecek etkiler yaratabilecektir. Yeni kurulmuş işletmelerin ise henüz daha katma değer üretiminde kendi ölçeklerine ulaşmadıkları dönemlerde, finansal maliyetlerini taşıyacak ilave desteklere tekrar ihtiyaç duymaları kaçınılmaz olacaktır. Kısır döngüye bu satırlarda girmeden ve konuyu daha fazla makro ekonomiye taşımadan girişimcinin yüz ifadesine ve önündeki enerji tüketen faaliyetlere tekrar dönelim.

Girişimci unutmamalıdır ki bir fikir varsa en az iki ayrı yerde aynı anda vardır. Özellikle girimciliğin bu kadar yoğun destek gördüğü durumlarda aynı alanda çok sayıda rakip çıkacaktır. Bu rakiplere bir de zaten pazara çok önceden girmiş ve muhtemel Pazar yapıcısı konumundaki büyükleri dahil etmesek bile en önemli engellerden birisi olacağı aşikardır.

Girişimcinin Türkiye çevresinde olası yapacağı hataların daha önceki yazımızda ele alınanlardan olacağı düşüncesi ile tekrar bu yazıda yer verilmemiştir.

Girişimci, yanında çalıştıracağı yada beraber çalışacağı personelin de kendisi gibi teşvik ve girişim destekleri alarak şirket kurmak isteyeceğini de göz önüne almalıdır. Herkesin potansiyel girişimci olduğu bir ülkede işleri kim yapacaktır? Hem insan kaynağı maliyetinin makro seviyede olumsuz değişmesi hem de nitelikli personele erişmenin zorlaşması ile sonuçlanacak bu yolda yüründüğü unutulmamalıdır. Aynı zamanda nitelikli personel istihdamının, özellikle yaratıcı vasıflara sahip personelin yönetiminin ise ayrı bir zorluk içerdiği unutulmamalıdır. İnsanoğlu, tanımlanmış işlerin değil, gönlünün sesinin peşinden gitmeye eğilimlidir. Girişimci, eğer yönetimi kendisi yapacak ise, ki bizim durumumuzda bu böyle olacaktır, insan yönetmeyi ve aslında daha tercih edileni  yönlendirmeyi başarmalıdır. Bunun üç bileşeni vardır, sabır, empati ve sabır. Bu bile tek başına girişimcinin uykusuz geceleri anlamına gelecektir.

Girişimci, ABD’deki örneklere baktığında kendisini öyle bir pozisyonda görüyorsa, unutmamalıdır ki ilk yapması gereken şey, ülke sınırlarını aşmaktır. Uluslar arası pazara çıkmadan ve bu pazarların kaynaklarına ulaşmadan o hayallerin gerçekleşmesi mümkün değildir. Burada olumsuz olmak istemezdim, ama şirketler çevreleri ile birlikte yaşarlar. Çevresini geliştirirken bir yandan da ondan beslenirler. Çevre büyümeden işletme büyüyemez. Uluslar arası pazara ulaşmanın günümüzde Silikon Vadisinin de empoze ettiği üzere en kolay yolu internet yada daha genel anlamda haberleşme ortamlarıdır. Şehir ortamında kişilikleri, benlikleri ve özgürlükleri kısıtlanmış insanlar aşırı derecede iletişim tüketicisi durumundadırlar. Kapitalist sistem ise bu iletişim modunu her geliştiren işletmeyi aşırı derecede ödüllendirmekte, birden sosyal yaşamın ortasına taşımaktadır. Girişimcinin bu modu geliştirirken ondan nasıl para kazanacağını çok iyi planlamış ve tedbirini almış olması gerekmektedir. Çünkü daha önce de anıldığı gibi rakipler çok, genç ve dinamiktirler. Groupon firması, para kazanmaya başladığı anda rakip sayısının ulaştığı rakamlar pazarlama alanında okunması gereken ders notudur.

Fikir yada konsept genelde nihai ürünü oluşturmaz. Nihai tüketime hazır ürünün önünde uzun bir yol vardır. Ancak konsept ne kadar innovatif ise, toplum o fikri o kadar hızlı satın alır. Bu sayede henüz daha prototip aşamasında bile ürün kendi geliştirme döngüsünü finanse edebilir. Facebook’un başına gelen tam da budur.

Girişimci, artık annesinin mutfağından, burada sayılanlardan çok daha enerji gerektiren kendi mutfağına girdiğinde terlemeye ve gerçekleri görmeye hazır olmalıdır. Önerimiz, gençlerin kişisel egolarını bir kenara bırakarak, entegre bir ekip halinde hareket etmeleri, birbirilerini tamamlayacak şekilde davranmalarıdır. Günümüzde bunun ne kadar zor olduğunu bilmekle birlikte, bunu ilk başaranın da ülkemiz şartlarında başarılı olacağı uyarısının yapılması gerekmektedir. Unutulmamalıdır, biz her zaman ben’den daha yeteneklidir.

2012 Ekim